2 Kasım 2020 Pazartesi

 İhtimaller dünyası. Nasıl yaşayacağımı bilmediğim bir dönemdeyim. Ölmenin, yaşamaktan kolay olduğunu düşündüğüm, cesaret edemediğim, her şeyden kaçıp, kendimden kaçamadığım bir dönemdeyim. Yapabileceklerimin farkına varamadım, kendimle tanışamadım. Memnun olamadım, memnun kalamadım kendimden. Kusurlarımı kabullenemedim. ''Ben de böyleyim, n'apalım?'' diyemedim hiçbir zaman. Hep daha iyisini istedim, irademin güçsüzlüğüyle karşılaştım. Lütuflarım zorunluluğa dönüştü kimilerince, yarı yolda bırakmakla suçlanıldım. Kendime hep kötü davrandım, sevemedim bi' türlü kendimi. Aklımdan geçenlere engel olamadım. Eskiden kalbim daha temizmiş mesela, hangi ara bu kadar kirlettim. Bi' ara çabaladım, daha iyi bir insan olmak istedim. İnsanları kolay silmemek, yanlışlarını hoş görmek, oldukları gibi kabullenebilmek. Yapamadım. İnce düşündüm hep, karşımdakinden de aynı inceliği bekledim. Olduramadım. Çok sonra fark ettim ki herkes kendinden sorumluymuş, başkalarıyla ilgili beklentiye girmemek gerekirmiş, hayallerine kimseyi dahil etmemek. Yıllardır dönüp dolaşıp aynı noktaya geldim, aynı farkındalıkta çürüdüm. Yıllarca denedim, yoruldum tekrar denedim. Çok koştum, çok düştüm, kendi elimi kendim tuttum sonra kendimi tekrar ben ittim. Aşkla, sevgiyle, iyilikle iyileşebilen biriymişim, yeni keşfettim. Psikolojimin bittiğini hissettiğim anlar oldu, belki iyi gelir temennisiyle başkalarına yardım ettim. Kendim için yaptığım gerçeğinden kaçamadım, çok daha kötü hissettim. Yoruldum anlayacağınız, sırtımdan indirdiğimde düşman olan herkesten çok yoruldum. 

Kendimle yaşamayı, kendimle barışmayı olmasa bile savaşmamayı öğrenmem lazım. Kafamın içinde bir takım olaylar dönüyor. Çözüp, hemen geliyorum.